11.9.11

İçinde Filizlenmek Geçen Yazı


Bu yazı gerçekten uzun olacak gibime geliyor. Çünkü kafamda yaklaşık 3-4 yazılık bir materyal var şu anda, ve hepsi de tek cümleden filizlenen fikirler.

"Tek cümleden filizlenen fikirler."

*Nasıl yani tek cümle, neyden filizleniyor bu?

Ya aslında haklısın, tek cümle falan değil. Çünkü kendi adıma düşüncelerim "Soysuz şunu şöyle diyeceksin bak tamam mı?" gibi kesin bir komut içermiyor. Dur, lafımı bitireyim. İstisnaları var tabi ki, mesela önemli bir iş yapacaksam, içimden "Kırmızı olanı alacaksın. Sarıyı değil. Kırmızı olanı alacaksın. Sarıyı değil. Kırm..." diyorum, ama takdir edersin ki bu bir "düşünme" değil, daha çok kendi kendine tembihleme. Anne yüzü görmüş olan bizlere annelerimizden bizlere birer yadigar diyelim buna da.

Neyse, konumuza dönelim. Aslında "düşünme" eylemi çok bulanık bir eylem. Neyi düşündüğünü çok rahat ve net görebilirsin, bunda hemfikiriz. Fakat tam olarak "nasıl" düşündüğün kısmı biraz çetrefilli. Hayır, bilimsel olarak değil, sadece, açıklayamazsın işte. Yani ben açıklayamıyorum...

*Abi ne diyorsun, neyi açıklayamıyorsun? Ben düşünce filizlenmesi şeysini bile anlamadım henüz.

Bak, aslında çok basit bir mantık kurarak anlatabilirim sana. Düşünme yeteneğine sahip olduğumuz kesin. Düşünürken neyi düşündüğümüzü de gayet net bir şekilde söyleyebiliriz. (-Metin ne bakıyorsun ebleh ebleh tabağına? +Ankara'yı düşünyordum abla, Selçukların durumunu düşünüyordum. Dalmışım.[Kemalettin Tuğcu romanından bir parça gibi oldu bu da, sağlık olsun.]) Nasıl düşündüğümüzü de küçük bir araştırmayla öğrenebiliriz, ama benim yukarıda dediğim "nasıl" bu değil işte. Benim dediğim "nasıl", insanın "nasıl" sorusuna verdiği cevap... Örneğin içinde bir başka örnek olsun sana:

-Delicesine sevdim sevdiğimi...
+Nasıl sevdin tam olarak?
-Delicesine, çokça.
+Ya işte nasıl delicesine?
-Kör oldum onun aşkından.
+Mesela?
-Mantıklı düşünemedim mesela.
+Yani tam olarak açıklaman gerekirse?
-Abi Allahaşkına siktir git...

Bak. İşte bizim aradığımız "nasıl" da bu. "Nasıl sevdin?" Sorusana benzetmelerle cevap veriyor konu mankenimiz de. Bak mesela az önce rüyanı düşündüğünü söylemiştin. Hah, sen düşünürken kafanda tam olarak ne oldu? Yani cümleler mi belirdi kafanda, yoksa resimler mi? Ya da elektriksel mesajı kafanda hiç yorumlamadan direkt kavradın mı? Bilmiyor musun? Ben de bunu diyordum işte. Nasıl düşündüğünü bilemiyorsun, çünkü bunu yaparken de düşünüyorsun ve bu da seni düşünme sınırları içinde tutuyor. Anlatabildim mi?

*Evet evet. Ee, tek cümleden filizlenen fikirler diyordun, onu da açıklasana bana.

Tabi, seve seve. Benim orada demek istediğim, kafamda 3-4 ayrı konu hakkında tam olarak bir cümle haline getirip soramayacağım sorular var. Çalışılıp ezberlenmemiş öykü gibi; anlat desen, tam anlatamam.

Az önce bir arkadaşımın blogunda dolaşıyordum. Blogunda yazdığı ilk yazısına göz attım.(çok severim bloga girilen ilk yazıları okumayı, pek kibardır, pek ezilir büzülür genelde "blog açtım, hoşgeldim" şeklinde yazılar yazanlar. Zaten fark ettiyseniz blogumda böyle bir merhaba yok) İyiydi, hoştu ama benim bunu anlatmamın asıl sebebi yazının güzelliğinden çok, dikkat çektiği fikirlerden biriydi. Evet, bu yaptıklarının aynını ben de yapıyordum. Bu sorun değildi, ama biri bana bu yaptığımı sorduğunda, onun da blogunda yaptığı gibi "bana özgü bir özellik işte bu" şeklinde biraz da kasılarak, yüzümde gülümsemeyle anlattığım bir şeydi. Ve onunla aynı şeyi yapıyorduk.

Söylediğim gibi, bana koyan şey o olayın aynını yaşıyor olmam değildi, bunu bir nevi marjinallik olarak anlattırken aslında işin olağanlığını, basitliğini ve sıradanlığını görmemiş olmamdı.

Ben de çok severim yan profilden gökyüzüne bakıp gözlerimi gökyüzünde uzak bir noktaya odaklanırken gülümsemeyi ve "evet öyle yetenekli bir insanımdır" demeyi. Sonuçta, bu da bir ihtiyaç. Yokluğu işkence olan her şey gibi bu da bir ihtiyaç. Şunu anlamıyorum: Neden biri benim hakkımda ne bileyim mesela "çok düşünceli bir çocuktur, ince fikirlidir" dediğinde sorun olmuyor ama ben aynı şeyi kendim hakkında birine söylediğimde, hatta bunu düşünen o birine bile söylediğimde küstah yaftası yiyorum(size bununla ilgili sıcacık bir örnek vereyim, ben tırnak içindeki "çok düşünceli bir çocuktur, ince fikirlidir" kısmını yazarken, bu örneği verirken bile yaklaşık 3 dakika düşündüm "buraya ne yazsam da küstahlık etmemiş olsam, tepki almasam" diye.) ?

Kendini övmenin hoş karşılanmadığı bir yerde sıradan olduğunu iddaa etmek, ya da en azından kendi vasıflarını dile getirmemek en güzel yol şüphesiz. Peki, ya gerçekten sıradan değilsen sevgili okur? O zaman; sıradan olmadığın ortaya çıkınca "hani sen de bizler gibiydin?" yakınışıyla karşı karşıya kalmaz mısın? İnsanlar kendi beceriksizliklerinin bilincinde olduğu her konuda harikalar yaratanları kirletmezler mi gerek düşünceleri gerekse tavırlarıyla? Peki ya ben, "insanlar" topluluğunun içinde olmama rağmen nasıl kendi yansımamıza yüzlerce fit uzaktan bakıp genelleme yapabiliyorum?

Yazı uzun falan olmadı. Çünkü ben yazarken on kere başından kalktım ve sadece tek bir materyali işleyebildim. Zaten verdiğim linklerle de tekrardan ibaret olduğumu gördüm, ona üzülüyorum. Geçer, değil mi?

Arkada Çalıyordu: Pivot - Make Me Love You


Videoyu da iliştiriyorum aşağı:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buradan yorum yapabilirsin: