30.6.12

Ölülerin Sesleri Sonsuz

Kör bir hayvanın bacakları
Dizlerinden sola doğru
Bir parça yamuk
Affedilmeyecek değil
Farkedilecek bir özür
Hep orada dururken
Kördüğüm kadar kör
Suçsuzca karanlık
Zavallı hayvan ayakta

Biraz uğraşsan da
Geçiremeyeceğini bilirsin ya
Bir engel işte
Duvar gibi, delik deşik
Parlak ama yalıyor dalgalar
Kafanın içindeki o set
Hançer mi yoksa
Biraz büyükçesinden?

Derinlik uyuşturur
Unutma oğlum, kork
Çapak dolu gözlerin
En derinlere dalar
Kayıp değil ellerindeyse
Güneşsizlik olup gece dediğimiz
Bir şeyler daha anlamlıdır
Gitarın tragedyası daha derin
Belki altı sinek ve sitar
Hayal gücün kadardır geceler
Unutma yavrum, kork
Ölülerin sesleri sonsuz

Bir hayvan, yüzüyor
Sırtına çıkacağım, çekiyor
Bileklerinden başlıyorum
Suçlayarak ama ne dersen de
Boynuna ulaşıyor gözlerim
Ardından hayvanın gözleri
Benden daha canlılar
Biliyorum kesinlikle sessizce fakat
Benden daha güçlü o yamuk bacaklar

Ben gidiyorum yavrum
Dünyaya saplanırken
Çapaklarını sana bağışlıyorum
Bir parça da aptallık
Sesleri duymayasın diye



21.6.12

Halâ

Her gülüş sonrası serin
Arta kalan bir şeyler
Hep dudakların arası
Boğazda düğümlenen
Son sefer dönerken
O son görüş gününde
Üst baş daha temiz
Kokular yerli yerinde
Biraz tıraş kolonyası
Biraz da unutulmuş şeyler
Aynı köşe başında
Aynı dizleri kırış
Birbirinin aynısı
Bütün ışık hareleri
Aynı ayyaşın gözlerinde
Karanlığın bittiği yerde
Halâ bekleyen ölümde.




17.6.12

İçimdeki Yabancı


24 Haziran

Hayatımda ilk defa günlük tutuyorum. İlk defa düşüncelerimi yalnızca kendime söyleyebileceğim kadar kötü durumdayım, tam bir haftadır ağzımı bile açmadım, açamadım. Çevremdeki insanlar bana iyi olup olmadığımı sorup duruyorlar. Cevap vermek istesem de veremiyorum ve bu beni üzüyor. Çok doldum, bir şekilde içimi dökmeliyim, birilerine. Bu birilerini dinleyecek ve konuşacak gücümün olmadığını fark ettiğim an, önce bu gücün kaynağı olan kendimle konuşmaya karar verdim. Kendimi unutmuş gibiyim, tam yedi gündür bedensiz -en azından öyle olmuş olmasını isteyen- bir ruh gibiyim. Tam yedi gün önce, kocamla beraber kendimi de kaybettim, kendime ulaşamaz oldum. O gece, o iğrenç gece.. Yüzünü hiç unutamayacağım fakat her seferinde de canımı yakacak bir domuz, kocamı ve benliğimi benden aldı. Kanlar içindeki yüzü ve ölü gözlerine bakarken ağlıyordum ve... ve o adamın tek istediği bedenimdi.

Nasıl kaçtığımı hatırlamıyorum, o canavar nasıl oldu da ellerini benden bir saniyeliğine de olsa çekti, onu hiç bilmiyorum. Yalnızca koştum, kapısı hala açık olan arabamıza koştum, ve uzaklaştım oradan. En çok ağlamayı istedim o cehennem ıstırabı yol boyunca...

15 Temmuz

Günlük demiştik fakat haftalardır elimi sürmedim sana değil mi? Bağışla beni, ilk satırları yazdığım an kendimi yatağıma attım ve sabaha kadar ağladım, bir daha yazmamaya karar verdim. Fakat sana içimi dökmek üzse de boğazımdaki yumruğu biraz parçaladı biliyor musun? İlk önce annemi aradım ve yarım saat kadar konuştuk, sonraki gün için sözleştik. Burada yazdığım gibi heyecanlı ve hızlıca, bir şeylerden kaçıyormuş gibi konuştum telefonda da. Olsun, biraz daha rahatladım.

Sana hiç iyi bir haber veremeyecek miyim ben günlük? Veremeyeceğim galiba. Ben hamileymişim günlük, o iğrenç adamdan hamileymişim. Bunu bugün öğrendim ve sanırım hayat bana karşı, bütün evren, bütün enerjiler bana karşı. Şimdi daha sefil bir durumda, üstelik nefret ettiğim bir tecavüzcünün çocuğunu taşıyorum karnımda...

23 Temmuz

Artık yeter! Bir günüm daha zehir oldu günlük, artık dayanacak gücümün kalmadığını hissedebiliyorum. Haftalardır bir sonuca varamayan ve beni her geçen gün daha fazla yıpratan bu davanın artık bir sonuca varmasını istiyorum. Bugün o pisliğin yüzünü gördüm, canlıydı ve biraz yaklaşsa bana dokunabilecek kadar yakındık. Gözlerimi bir saat boyunca ondan kaçırdım, bunun bir daha yaşanmamasını diledim duruşma boyunca. On sekiz yıl.. Yalnızca on sekiz yıl! O tecavüzcü, o katil adamın cezası yalnızca on sekiz yıl! Bir şekilde kurtulamazsam karnımdaki şeyden eğer, babası çıktığında onsekiz yaşında olacak. Biri bana yardım etsin!

7 Ağustos

Bazen rüyalar hiç olmasaydı diyorum. Bugün rüyamda o çocuğu doğurduğumu gördüm, kanlar içinde bir küvetteydim, hemen yanımda kocamın cesedi duruyordu. Sonra birden doğruldu ve çocuğu kucağına alıp öptü, kendi gibi kanlar içinde olan ve hiç sesi çıkmayan o küçük kafalı yaratığı öptü. Bana isminin ne olacağını sordu.

Bu bebekten nasıl kurtulacağımı düşünüyorum. Hiçbir yol, hiçbir şey beni korumuyor... Bunu görmek ve yavaşça öleceğimi bile bile, hiçbir suçu olmamasına rağmen o çocuktan hayatım boyunca nefret edeceğimi bile bile doğrumak zorunda kalmak ve yaşamak? Ölüm daha tatlı duruyor, bir bıçağın ucunda ve sonu karanlık, bu karanlık gerçeklerin iğrençliğini de gizleyecek, orada ne gerçeklik olmayacak, ne acı.

10 Ağustos

Allah'ım, beynim sürekli yeni bebek isimleri üretiyor, bunu istemediğimi bile bile. Kendi beynim bile bana karşı cephe almış durumda, benim ilkel beynim de acımıyor acizliğime. Ya beynim de acizse? Affedilebilir fakat asla kabul edilemez. Tek sağlıklı yerim beynim kalmalı, ben bu çaprazda delirmemeliyim, ne olursa olsun yaşamalıyım, kocam için yaşamalıyım.

Bugün yolda yürürken bir şey gördüm günlük, benim kurtuluşum olabilecek bir şey. Üç göz bir daireydi yalnızca, fakat içeride iki de doktor vardı. Orayı nasıl bulduğumu sorma günlük, bunu kendime bile söyleyemem. İçerideki doktorlardan biri benim lise arkadaşlarımdan biriydi, beni görünce çok sevindi. Sonra hikayemi anlattım ve yardım edip edemeyeceğini sordum, o da elinden ne geliyorsa yapacağını ve beni bebekten kurtaracağını söyledi. Telefonunu aldım, sanırım işkence bitiyor!

13 Ağustos

Ben cesur biriyimdir, beni tanıyan herkes bunu bilir. Anneciğim hep 'babandan daha cesursun' derdi. Fakat benim de kabuslarım ve korktuğum şeyler var, ben de insanım. En büyük kabuslarımdan biri gözlerimin önünde gerçek oldu, üstelik sabah gözlerimi açtığımda bu kabus gitmiş değildi, karnımın içinde onu hatırlatacak bir şey bırakmıştı. En büyük kabusum gerçekleşti ve ben kocamı kaybettim, hayatımda tutunduğum tek dalı, arkadaşımı kaybettim. Artık korkacak bir şeyim yok mu? Yok... artık yalnızca üzülüyorum ve bütün bunların geçmesini, geçip gitmesini ve beynimden de çıkmasını istiyorum. Bir imkansızın hayalini kurmak aylardır beni ayakta tutan tek şey. Aylardır uyuyamıyorum ve aylardır üzgünüm, aylardır ölüyüm. Bundandır ölümden korkmuyorum, saatler sonra gireceğim ameliyattan da korkmuyorum, yalnızca geçsin ve gitsin istiyorum. Bana dokunsun ve ya beni alsın, ya da beni bir dahaki gelişine kadar yükümden kurtarsın istiyorum, ölümden tek istediğim şey bu. Karnımda taşıdığım bebekten kurtulacağım için seviniyorum, bugünün sonunda kendimi daha az kirlenmiş hissedeceğim kesin. Yalnız annem çok korkuyor, benim kadar cesur karşılamasını bekleyemezdim böyle bir şeyi zaten. Dün gece yime telefonda saatlerce konuştuk ve annemin ağlayışına dayanamadığımı bir kez daha gördüm. Uykusuzum, gözlerim tavanda sabahladım ve yine ağladım. Nefret ediyorum kendimden, bütün bunlar ben olmasaydım olmayacaktı, hiç olmamış olsaydım, bugün kurtulacağım çocuk gibi doğmadan ölseydim hiç kimse üzülmeyecekti, ben ise bunun farkında bile olmayacaktım. Yine de artık sızlanmanın sırası değil.

Günlük, olur da görüşemezsek... teşekkür ederim sana.






Serkan eldivenlerini çıkardı ve çöpe attı. Üç odalı dairenin en ucuna gitti ve sandalyesine oturdu. Arkasından hem karısı, hem de iş arkadaşı Sevim geldi, Serkan'a baktı. Serkan hafifçe gözlerini ovuşturdu ve oturduğu yerden doğruldu. Sevim'i, ayakta, haftalar önce kendisine iki cana birden mal olacak bir rica ile gelmiş olan eski arkadaşını da ameliyat masasında, öylece bıraktı.




4.6.12

Kapı

Not: Bu yalnızlık, bu şarkı dinlenirken okunursa daha çok hissedilebilecek bir yalnızlıktır:



Yalnız olduğunu bilmek garip bir duygu.

Yalnızım ve bir kapı çarpıyor, bu çaresizlik olmalı.

Yalnızım, yalnızım ve sessiz, yalnızca şiddetin sesi kulağımda.

Yalnızım ve kapı susmalı, arp çalmayı bilmiyorum.

Yalnızım, tıpkı boşlukta sallanan soğuk ellerin kadar.

Yalnızım ve kelimeler ilk defa benden kaçıyor.

Yalnızım, doğduğumda ne kadar yalnızsam.

Yalnız bir adamın yalnız tek bir nefesi kaldığında peki?

Yalnızım ve tek sıcaklığım rüzgarın varolmayışı

Yalnız düşler yankılanıyor ve kapı çarpıyor.

Yalnız o lanet olası kapı susmuyor

Yalnızca ölünce susacak bir ses.

Yalnızım ve kapı sesinden korkuyorum

Yalnızım ve kalp atışlarım ilginç geliyor.

Yalnızım ve aynasız.

Yalnız yüzümü tasvir ediyor çığlıklar.

Yalnızlık bir başkasının çaresizce gülüşünde,

Yalnızlık bir başka komanın gözleri,

Yalnızlık o sapsarı saçlar.

Yalnızım ve susuyorum korkudan.

Yalnızca mutlu olmayı istedim ben.

Yalnızım işte sarıl bana.

Yalnızım öğrenmek istediğin nedir?

Yalnız nedir bu yüzündeki donuk yokoluş?

Yalnızdım tanrılar kadar.

Yalnızca yalnızdım.

Yalnızım ve kapı çarpıyor, kırılacak.

Yalnızım ve ağlıyorum

Yalnızca kapıyı açın istiyorum.

Yalnız yüzüme vuran şimşeği kıskanıyorum

Yalnızlığı çirkin güzel mavi yüzünün

Yalnızca soytarılar görüyorum.

Yalnızım ve bir keman, dalgalar ve kapı.

Yalnız susabiliyorum göz yaşlarımdan.

Yalnızlık o bastığın tuşlar kadar tekinsiz.

Yalnızım ve bırak şu kapıyı.

Yalnızım ve bir kapı çarpıyor, bu ölüm olmalı.