25.9.11

Yanlış Tahmin (ya da bir başka açık mektup)

Şu anda ya yoldasın ya da vardın oraya. Gerçi ne değişecekse, kayıplardasın sonuç olarak. Çok sık görüşen insanlar olmadığımız için (bu sıkılık derecesini ikimiz de gayet iyi biliyoruz) pek bir farkı yok önceki günlerden benim için. Fikir biraz koyuyor olabilir ama olsun, senden önce de yaşıyordum, büyük ihtimalle sonra da yaşayacağım.

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Bu yazıyı üzerine alınacak onlarca kişi tanıyorum. Okuyacaklar ve üzerlerine alınacaklar. Hatta şu satırı okurken bile yazının kendilerine olduğunu düşünecekler. Bu saçma karışıklığı gidermek için söylüyorum, varlığından haberdar olan tek arkadaşım Bulut diye seslendiğimiz çocuk. Bir tane daha var ama onu da yazarsam işin gizemi yok olur.

Kart atıver sana zahmet
Sorunlarını kendi kendine yaratan bir manyaksın. Çünkü inanıyorum ki, her insan evladı sorunlarının bir kısmını kendi kendine yaratıyor. Çocuk sahibi olmak da sorun satın almak gibi mesela. Neyse, sana manyak diyorum ama alınmayacağını da biliyorum, çünkü her şey anlattığın gibiyse şu anda benim bunu dememi, birinin "ya ne alakası var yhaaa" şeklinde tesellisinden çok bunu dememi istiyorsun. Triplere girmene gerek yok sadece, çok farklı bir durumda değilsin diğer insanlara göre. Zaten her tür insanı barındıran, her tür insan topluluğunun yaşadığı bir şehirdesin, benden daha iyi biliyor olman lazım "sürü psikolojisi" olayını. Sen de bu psikolojiye dahil olup mutlu olabilirdin hiçbir şey düşünmeyerek, eğer sürüden biraz uzakta otluyor olmasaydın.

İnsanlardan soğumak, zamanında yüzünü görmeyi sevdiğin insan sana sarılmak istediğinde ittirmen gibi bir şey. Geçicidir de aynı zamanda. Sadece bazen o kadar uzun süreli oluyor ki, o geçmeden senin ömrün bitiyor. 

Yolculuk, parayla satın aldığın transtır. Şaka yapmıyor ya da abartmıyorum, gerçekten beyin üzerinde böyle bir etkisi vardır. Bu yüzden insanlar bazen nereye olursa olsun, sadece seyahat etmeyi isterler. Yolun açık olsun.

Her sene erteliyorsan yapacaklarını, hayatı da erteliyorsun demektir; tek sorun, yaşayacağın kısmı erteliyorsun, ve erteledikçe de sınırlı zaman ibresinde sınırsız yapabileceklerin ucundan biraz biraz kırpılıyor. Bu dediğim yüzünden dolu dolu yaşamak çok zor. Yoksa kolay.

Tabi ki, canının istediğini yaparsın giyersin.

Hiç kimseye değer vermemekte de özgürsün, sadece insan bir diğerini arıyor, yoksa kafayı yersin. Gülme, ben lafımda gayet ciddiydim.

Bazen düşünüyorum, keşke sana aşık falan olsaydım da özlemem için bir neden olsaydı. Ama yok işte, yok seni özlemem için sana dayalı bir neden. Belki sevimli tavrın beni mutlu ediyor, belki de kasılmadan muhabbet edebildiğim sayılı insan evlatlarından biri olman. Belki de daha önce de söylediğim gibi, sırf bir süreliğine de olsa konuşmamız sona erdiğinden bu kadar satır yazdım. Olsun, ben de böyle rahatlıyorum.

Eğer gerçekten bama söylediğin yere gitmiyorsan ve hiç kimse de sana şu soruyu sormadıysa ben sorayım:

-Nereye gidiyorsun .mına koyayım?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buradan yorum yapabilirsin: