19.6.11

Liste

Google dan "her gün bir iyilik" diye arama yaptım az önce. Bunu yapmamın nedeni böyle bir felsefe olduğunu hatırlamam ama bunu üreten kadının (evet bundan eminim) kim olduğunu ve takipçilerini hatırlayamamaktı. Bu arama beni bir foruma götürdü ve karşıma şöyle bir yazı çıktı :

"Piramitgenç uygulamaları :
Bugün yapmanız gereken tanımadığınız birisine iyilik yapmaktır.
Amacımız: kendimizi mutlu hissetmek.başkalarının mutluluğu sizin mutluluğunuzdur. Yardımseverlik bilincini kazanabilmek. Sosyal bir varlık olduğumuzu benimsemek.
İlk faaliyetimizi biraz açalım pazarda tanımadığınız sebzeleri elinde zorla taşıyan birine yardım etmeyi teklif edin. Not: korktukları için farklı tepki verirlerse tartışmadan başka birini deneyin.Yolda çivi taş gibi zararlı cisimleri alın.
Arabasını bozulduğu için iten insana yardım edin.
Komşunuz evini taşıyor eşyaların toplanması taşınmasında yardımcı olun yada ona bir demlik çay biraz kek götürün.
Evinizin penceresine Kuşlara ekmek kırıkları koyun.
Annenize söyletmeden çöpleri siz döküp, bakkala siz gidin.
Babanızın ayakkabılarını boyayın.
Kardeşinize bağırıp onu hırpalamayın.
Komşunuzun çocuğuna ders çalıştırın....
gündelik yaşantınızda yapacağınız iyilikleri kollayın her birini fırsat olarak düşünün.piramit uygulamasındaki en önemli unsuru Başarıyla yapın.mutsuz bir kişi Başarılı olamaz,yapılan her iyilik sizi mutluluğa yaklaştıracaktır.
O kadar çok ki iyilik faaliyeti sizler bu örneklerden kim bilir daha güzellerini bulacak ve uygulayacaksınız.kısacası sizin mutluluğunuz çevrenizdeki insanları ne kadar mutlu ettiğinize mutsuzluğunuz ise insanları kırıp surat asıp görevlerinizi yapmadığınızdan meydana gelmektedir. İyiliklerinizi tarih ve saat yazarak not defterinize kaydetmeyi unutmayın. İyilikten sonra kişilerin size söyledikleri sözleri not edin sınıfta arkadaşlarınızla paylaşın.
Başlangıçta ilk hafta her gün birer kez, sonraları fırsat buldukça yapılacaktır. Her yapılan iyilik tarihiyle birlikte kaydedilecektir.
Yaptıklarımızı yazarak not alarak, başladığımız noktayla sonrası arasında ki farkları sayılarla ifade ederek değerlendirmiş olacağız."

Has*ktir lan? Nasıl yani? İnsanlar iyilikleri biraz da kendilerinin iyiliği için mi yapacak yani? Benim bildiğim, iyilik içten gelir. "Dur bugün 5 iyilik yapayım, ay sonuna 80 iyilik eder, ben de normalde olduğumdan 20 kat daha mutlu olurum" diyen adamın yaptığı iyiliği sizin hayalgücünüze bırakıyorum.

Bence en az yukarıda örneğini verdiğim kadar hastalıklı olan bir başka düşünce de "ben istediğini yapayım ki, günü gelince bana hayır diyemesin" dir. Sen istediği şeyi kendi menfaatlerini hiçe sayarak yap ya da yapma. Hayır desin, n'olacak, iki dakikalık keyfinden olursun, ama onurunla oturursun yerine. (kahramanlar sadece efsanelerde vardır)

Aile bireylerimin ve benim yetişme şeklim "Başka insanları rahatsız etme. Sen rahatından olsan da dikkat et
Ağla ağla, sümkür formaya, gözünü de sil canım
buna" gibi kölelik kokan bir mantık üzerine kurulu efendim. Ulan gece tuvalete kalkıyorum, işeyemiyorum; hadi işedim, sifonu çekemiyorum. Pek bir eziliyor, büzülüyorum, işeyerek büyük bir günah işlemişim de, düzeni bozmuşum gibi hissediyorum. Bu ne kadar doğru bilmiyorum, olan da şu oluyor: insanlar başı sıkışınca ilk beni arıyorlar, bana sığınıyorlar. Her zaman dayağı ben yiyorum, yanımdaki insana birşey olmasın diye. Daha fazla azar işitiyorum, çünkü başımı eğiyor, susuyorum(aman insanlar üzülmesin, tadları kaçmasın). Arkadaşlarım salya sümük ağlarken bana sarılıyor, kıyafetim rezil oluyor. Bir başkası dolmuşta giderken camı açıyor, ben terliyim, ama adam bunalmasın, rahatı bozulmasın diye camı kapattırmıyor, eve tutuk boyunla dönüyorum.
"Biraz" umursamak olmak çok da kötü birşey değil aslında. Hatırlıyorum, mahallemizde ana-kız iki kadın yaşardı. Kızı kırksekiz yaşında vefat etti. Çok anlayışlı, insanları kırmayacağım diye on takla atan, hayatındaki tek gerçek bizim kölelik mantığına benzeyen bir şekilde insanlara yardım etmek olan tatlı bir kadındı bu. Ha yanlış anlaşılmasın, iyiliği de "iyilik yaptık, sevap işlemiş olduk, iyi bu birgün bana döner rahat ederim" mantığıyla yapmıyordu. Hatta sanırım hayatta yaptığı hiçbir şeyi "bana geri döner" düşüncesiyle yapmıyordu. Pek az gerçek dostu vardı. Kalbiyle ilgili bir sorundan ötürü bu dünyadan göçüp gitti. Bu kadının annesi ise şu anda seksenli yaşlarında. Kızının tam aksiydi, yaptığı iyilikler genelde kendineydi. Dünyaya kazık çaktı, bekliyor. Ama kimsenin de kölesi olarak yaşamadı. Demek ki bünyeyi yıpratmıyor umursamaz olmak.

Ben de az köpek değilimdir, bilen bilir. Ama bu köpekliği hiçbir zaman mutlu olmak için yapmadım, yani mutlu oluyordum ama, iyilik yapmamdaki amaç mutlu olmak değildi. Tişörtüm salya içinde eve geldiğimde, dudağım patlak, gözüm mor bir şekilde banka oturduğumda, dakikalar önce azar yemekten döktüğüm soğuk terleri silmeye başladığımda zaten mutluydum.

Şimdi haksızlık etmeyeyim "hergün bir iyilik" felsefesinin takipçilerine. Mutlu ediyor olabilir, hatta bir kağıt aldım, yarın yapacağım iyilikleri tek tek yazdım. Neyse lan vazgeçtim, ben yine random yapayım iyilikleri, zamanı gelsin, ben koşmayayım sevap, iyilik peşinde. Zaten hayatı bir programa göre yaşayamam ben, yırtar atarım o programı. Ama şunu biliyorum: çok iyi insanlar kötülük yaptıklarında kötülüklerini bünyeden atarken sancı çekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buradan yorum yapabilirsin: