2.5.12

Aslında

Eskiden genç bir kız yaşarmış. Bu kız hayatı boyunca çok acılar çekmiş. Ekmeğini dans etmekten kazanırmış. Sürekli dans eder ve böylece mutlu olurmuş.

Bu genç kızın işi dans etmekmiş. Bir kulüpte geceleri üç beş kuruşa dans eder, her gün kötü sözler işitir ve kötü kimseler başına dert olurmuş. Özellikle yağmurlu günleri çok severmiş bu kız, yağmurun temiz suyu kendisinin kirli fakat masum vücudunu ıslatıp atarmış kötülüğü üzerinden, kız böyle inanırmış. İş yerinden evine yürümek onbeş dakika sürermiş. Kız mümkün olduğunca geç çıkarmış evinden, çünkü evinde çok kötü olaylar yaşamış ve evde uykusuz kaldığı her gece ağlarmış. Yıllar önce annesi bu evde duşta düşerek hayatını kaybetmiş ve babası da bir gün delirmek üzereyken evden çıkmış ve en yakın tımarhaneye gidip kendisini alıp tedavi etmeleri için doktorların yakasına yapışmış. Kızı anneannesi almış ve o evde bakmaya başlamış, ta ki geçen sene önce babası hastane yemeğinden zehirlenip, anneannesi de bunu duyup iki gün sonrasında öldüğü güne kadar. İşte o gün bulabildiği en uygun işi, dansçılığı bulmuş ve işe başlamış.

Bir gün, kızın uykusuz kaldığı bir gecenin günü kız gözleri ağlamaktan şişmiş bir halde yatağından kalkmış ve işine geç kaldığını fark etmiş. Patronu bu gün için geç kalmamasını, aksi olursa kızacağını söylediği için çok korkup şiş gözlerle ve montuyla kapıdan çıkmış.

Yine yağmurlu bir günmüş. Kız sırılsıklam bir şekilde kulübe girmiş ve patronu bulup özür dilemiş. Patron çok sinirliymiş, kız aslında sadece yarım saat geç kalmış fakat patronu sinirli gözlerini kıza dikip eliyle kapıyı işaret etmiş. Kızın gözleri yaşarmış fakat zayıf görünmemek için koşarak kapıdan çıkmış.

Gözyaşları yağmurlarla karışırken kız bir mucize için tanrıya yalvarmış. 'Her insanın başına en az bir kere iyi bir şey gelmeli' demiş ve eve gitmeden bir mucizenin gelmesi için dua etmeye başlamış.

Köşeyi döndüğünde karşısına bir adam çıkmış. Adam delirmiş gibi bir şeyler sayıklıyor ve genç kızın hayatı boyunca yapabilmek isteyeceği güzellikte bir beceriyle dans ediyormuş. Kız önce korkmuş, fakat sonra bu adamın yeteneğini ve neşesini kıskanmış. Adam kızın aklını okumuş gibi ellerini tutmuş ve peşinden gelmesini söylemiş.

Adam kızı bir kulübeye götürmüş. Kız içeriye girer girmez kafasına odunla vurup bayıltmış, ona tecavüz etmiş ve leşini bahçesine gömmüş.

--------

İnsanların en zayıf noktası budur: Çocuklukları. Çocuklukları da hayal ve masallarla geçer, masallarda da hikaye kötü olsa da, çocuk dinlerken korkmuş ya da belki de ağlamışsa da sonunun tatlıya bağlanacağını bildiği için dinlemeye devam eder. Unutmamalı ki her rivayet edilen hikaye masal değildir fakat çirkin gerçeklikler bile bir sürü insanın oturduğu ve çay / kahve içtiği masalarda dedikodu olarak rivayet edilebilir. Aman dikkat.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buradan yorum yapabilirsin: