2.3.13

Canlı Mercek


Nasıl ki bir örümceğin özgür olduğu an ilk kurbanını ağına düşürdüğü ansa, bir insanı önemli kılan şey de kameraların karşısında ilk başarılı konuşmasını yaptığı andır. Sabah vakti küçük bir toplantıda, üzerinde beyaz gömleği ve siyah ceketi ile konuşmasını bitiren şey bir insanken, röportajın sonunda yaptığı ufak espiriyle altı kişiyi güldürüp odadan çıkan şey bir kuş olmuştur, ancak kanatları yoktur, bu yüzden bir örümcek kadar özgürdür.

Örümcek kadar özgür bir kuşun izleyip umutlandığı her şey küçük ve anlamsız şeyler oluverir, çünkü kapattığı kapının ardında bilinmeyen bir geçmişi bırakmıştır. Siyah beyaz videolar ve bir sabah güneşten erken uyanmış olmak ona yeni hayatını düşündürür, -ki bu başlı başına bir hüzündür- sıfır noktasını neresi alacağını asla kestiremez, göbek kordonunun ona çizdiği başlangıcın varlığını öylesine güçlü duygularla reddetmiştir ki kameramanlar, kendisi bile böyle bir başlangıcın olup olmadığına emin olamaz bir süre sonra. İnsanların beyinlerinde iki kere ters çevrilmiş görüntüsünün gerçek başlangıcı, yalnızca internet sayfalarında kısacık cümleler olarak vardır ki bu cümleler de çok sonradan kurulmuştur, işte bu noktada o, gerçeklik algısını yitirir.

Kapıyı kapatarak özgürleşen insanın soğuk sabah rüzgarlarına karşı bir zaafı oluşur, bu zaaf, kafasını yastığa koydup o günden sonra hayatının asla eskisi gibi olmayacağını idrak ettiği an belirir ve bütün benliğini buz gibi güzelliğiyle sarar. Nesneler küçülüp yaşlandıkça onun gözündeki değeri katlanır, geri dönüşü yok, artık televizyonda beş kilo daha fazladır ve her şey korkunç bir şekilde büyümektedir. Binalara olan küskünlüğü artar, başını kaldırıp gökdelenlere bakmayı bırakması ise küçük bir kuşun ömrüne kıyasla kısa bir zaman alacaktır. O gecenin sabahı, yol kenarlarındaki yeşillikler değerlidir.

Çok daha yaşlı kuşlar vardır, o koridoru yıllar önce yürümüşlerdir ve -onlar da yalnız bir örümcek kadar özgürdürler- bu kuşların arasına katılacaktır kapıyı kapatan, bir gün ölüp ardında 2,067 ila 355 görüntülenme aralığında videolar bırakana kadar. Yaşlı kuşlarla üzerlerine güzellik parfümü sıkılmış etkinliklerde buluşup el sıkışır, defalarca hem de, saat öyle bir işler ki, her etkinliğin yaşlı kuşuyla tokalaştığında bir önceki etkinlikte tokalaştığı yaşlı kuş rüzgâra karışır. İşleyiş budur, katil kuşlar rüzgâr olacakları günü beklerler, her tokalaşma yeni fotoğraflar demektir ve hiçbir kuş insanlığa kendinden çok fazla karbon kopya bırakmak istemez.

Koridorun sonuna gelen insan asla merdivenleri tercih etmez ve asla da etmeyecektir, onun belgeseli asansördür. Asansör bozulursa ayakları geriye gider, her şey eline tutuşturulan kağıtta yazıldığı gibi olana kadar tek bir adım bile atamaz. Bir örümcek kadar özgürdür, kameralar karşısında kanatları olan bu insan, kendine bile itiraf edemez çocukken nasıl nefret ettiğini kızlardan ve nasıl basketbol oynadığını, boynunu ağrıtan merdivenlerden nefret eder, yukarı çıkacaksa da, aşağı inecekse de. Hep yukarı çıkmayı, en sonunda aşağı inmeyi ister.

Yazılı hayatı asansörde geçirdiği iki dakikadan fazlası değildir bu insanın, isterse taze kan, isterse yaşlı kuş olsun, kalbi hep göğsünün ortasında atar ve gülümsemesi kendisini izleyenlerin yüzde doksanı için anlamsızdır, çünkü o sürekli bir halin temsilcisidir, bundandır ki bir gün öleceği ihtimali hep es geçilir, tıpkı çalınan her ıslık gibi, başladıktan bir süre sonra gülümsememizle kesileceğini asla göz önünde bulundurmayız; bulundurursak eğer, asla ağzımızı kapatıp ıslığa başlayamayız.

Yalnız yürünen o -ilk ve- son koridor, o insanın yaşadığı en mutlu andır, çünkü dışarıda bekleyen tek şey sevdiği insandır, tek bir tane, belki iki, ama asla yaşlı kuşlar kadar yabancı değillerdir onu bekleyenler. O gün, ertesi sabah kendini görecek olmanın heyecanının yerini can sıkıntısına bırakmadığı günlerin en uzunudur ve bir örümcek kadar özgür her kuş otomatik kapıdan çıkar, alnına vurur rüzgar, işte, her şey bitmiştir, orada, arabada karısı vardır. Karısı her seferinde gülümser, o an bir kalp daha son kez sol göğüste çarpmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buradan yorum yapabilirsin: