29.10.12

Kes

Beynim bana oyunlar oynuyor, bu sefer de sensin milyonlarca düşüncemi yüklediğim yüz. Bir önceki yüze hiç benzemiyorsun, pek bir numaran yok gibi. Çok ilginç, her yerde aklıma geliyorsun, bazen aynaya bakınca seni görüyorum, dokunsam ıslanacak gibisin. Hiçbir zaman sevgilimin yüzü yansımadı karşı tarafta. Sevgilim karşımdaydı, adımı söylüyordu, bana gülümsüyordu, konuşuyorduk, mesaj atıyordum, o bana mesaj atıyordu. Hiç gerçek anlamda konuşmadığım, merak ettiğim insanların yüzleri oluveriyor bir anda benim yüzüm, benim hareketlerim. Erkekleri merak etmiyorum, hep kızlar oluyor merak ettiklerim. Sen dahil bütün bu gizem kendime yönelik bir oyun gibi, senden ve öncekilerden asla 'gerçek siz'den alamayacağım yanıtlar alıyorum, asla olamayacağınız kadar şahane yaratıklarsınız kafamda. Kendi kurguma hayranım ben, sizi kafamda pişirip yeni senaryolarda oynatıyorum. Rollerinizin uzunluğu ise benim yalnızlığımla doğru orantılı. Delirmiş olamam, bu anlattıklarımın hepsi doğru.

Çok ilginç saçların var, çok değişiyorlar. Saçlarının doğal hali neye benziyor merak ediyorum, boka batmamış, şampuan kokan, boyasız olan saçların. Kırmızı kafalı olma sakın, kırmızı kafa başka yerin konusu.

Bugün metroda öğrenciliğin dibine vururken aklıma geldi yüzün, sonra gülümsedim. Hemen dibimde metronun tavanındaki direğe tutunan amca vardı, kekremsi kokusu burnumu sikip atıyordu, iğrenç insan kokusu. Güzel insanlar da iğrenç kokarlar, bunu gittiğim biber fabrikasıvari yerde gördüm, emin olabilirsin. Bazen güzel insanlar çok çirkin kokarlar, ağızları kokar bu çirkin insanların, midelerinin özünün kokusunu alırsın. Çünkü açtırlar. Sahi, ne yapıyorsun bu kadar parayı? Herkesin ağzı kokabilir, her sabah midemizde yanan yağlar felaket koku yapar. Senin paranı isterdim biliyor musun, korkusuzca yazabilmek, senin kadar rahat olmak. Mesela sözel gibi sikindirik bir şey okuyup bütün hayatımı yazmaya yönlendirmek isterdim. Şimdi çok geç olmayan bir saatte, milyon tane iğrenç işin arasında, garip, kurgusu olmayan, gerçek gibi bir şey yazıyorum. Sen ise oradasın.

Bana çok uzaksın, seni sokakta görmek gibi bir ihtimalim yok. Zaten hayal gücümün oyuncu kadrosuna kattığım hiçbir isim, hiçbir yüz bana yakın, tesadüfen de olsa ulaşılabilir olmadı. İroniktir, ne zaman tek başıma dolaşmaya çıksam, ne zaman sessiz olsa ortalık, hiç karşılaşamayacağıma emin olduğum hatunlarla karşılaştığımı düşünürüm ve bu benim genzimi yakar, sonra gülerim bu duruma. Sanırım kendimle konuşamama yardımcı olduğum maskelersiniz sizler, çünkü sizle her seferinde karşılaştım, asla aşık olmadım ya da intikam alırcasına sikmedim sizi, yalnızca konuştum. Doğru olamayacak kadar saçma.

Sesini bilmiyorum. Bu yeni işte, çünkü diğer hatunların hepsi sesleriyle kayıtlı. Senin de seks kaydını alabilmeyi isterdim, izleyip kahkaha atabilmek için, suratındaki, o dudak büzüşündeki emin ifadenin nasıl anlamsızca hayvanlaştığını görmek için tekrar tekar geri sarardım kaydı. Sen nasıl bir şeysin?

Şimdiye kadar hiç düşünmedim ama şimdi seni öpmeyi istedim, kokunla tadını aynı anda alabilmek için. Bana gerçek olduğunu kanıtlaman için, üstelik benden haberin bile yokken. Bu sıradan bir yakarış değil, sorunları olan bir adamın kendisinin 'vajinalı' versiyonuyla konuşmasından ibaret. Adam vajinalıyı öperse vajinalı amlıya dönüşür ve masal bozulur, adam da deli olmadığını kanıtlamış olur.

Tahmin ettiğim kadar bile zeki olmadığına eminim, kafamda yarattığım kadar 'unique' olmadığına da. Biz insanlar olarak abartmayı severiz, abartır ve abarttığımız şeylere aşık oluruz, sonra yan yana yatıp sabahı beraber kalkmak için can atarız ve gözlerimiz kıpkırmızı olur. Sen o kadar değilsin, sen yalnızca elinde bir sürü imkan olan ve benim dışımda kimsenin işine yaramayan, bu eksikliğini de taşağa ve 'umrumda değilsiniz'e vuran bir kızsın. Boyun çok ideal, fakat dokunmadan vücudun hakkında hiçbir şey söyleyemeyeceğim.

Merak ediyorum, külot giymeden çok geniş şort giydin mi hiç?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buradan yorum yapabilirsin: