30.12.11

Fanboy

Şu hayatta ne kadar şeye hayranım lan. Çok ciddiyim ama, fanatizm beter şey derlerdi inanmazdım, şimdi görüyorum hakikaten fenaymış. Bir şeyin tişörtünü alacağım diye ne kadar ter döküyorum bilemezsiniz. Hayır, üzerinde Spurs yazınca ne olacak sanki? Güzel olacak güzel.

Fanatizm diyordum. Nedendir, niyedir bu bağnaz sevgi? Sizi bilmem ama ben kendi sorunumu buldum sanırım.

Herkes özeldir. Herkes böyle düşünür en azından. Hayatı birinci gözden yaşayan mahlukatlarız biz, haliyle kimse bizden daha önemli olamaz fakat daha etkileyici olabilir. Bildiniz, fanatizmin başladığı nokta budur işte. Ağzınızı açık bırakan adamı sevmemeniz için bir neden var mıdır? Ben sevmeniz için bir neden vereyim, o adam bizim isteyip yapamadığımız şeylerin canlı bir örneğidir.

Michael Jordan'ın çok meşhur bir smacı vardır, bilmem hatırlar mısınız. Patrick Ewing gibi bir dozerin üzerinden asılmıştır turuncu pota çemberine. O smacı gördüğüm günden beri Jordan'ı çok severim. Neden mi? Çünkü aynısını yapabilmeyi ben de çok isterdim. Ya da Reggie mesela, 9 saniyede 8 sayı atışını (bundan da her yerde bahsediyorum lan, iyice gevşek bir adam oldum ehehe) gördüğümden beri, çok severim kendilerini. Sadece basketbol da değil konu, hatta sadece spor da değil. Müzik,film,edebiyat... Ağzımda sakız olmuş film karakterlerinden yalnızca biri Tyler Durden. Fight Club'ı izlediğimden beri seviyorum puştu. Sonra Seven'ı izledim, direkt Brad Pitt fanı oldum. Epica misal. Never Enough'ın klibini izlediğim günden beri kızıl saçlı hatunlar ilgi alanıma girdi. Böyle bir arsızlık, böyle bir gerizekalılık olabilir mi sizce? Aynaya baktığımda kendimden utandığım zamanları biliyorum. Bazı şeylere hayran olmak insanın canını yakabiliyor.

Yine Jordan diyelim. Air Jordan serisinin son çıkan ayakkabısını almak için birbirleriyle pasif uzuneşek oynayan Amerikalı'ları duymuşsunuzdur. 4 yaşında bir kız çocuğu da MJ hayranı babasının elini bıraktığı için o kalabalıkta ezildi ve yaralandı. Ayıptır, gerçekten ayıptır. Kız çocukları bu konuda doğuştan şanssız zaten. Yıllar önce "Babasıyla gittiği futbol maçında kafasına sandalye atılan 8 yaşındaki kız çocuğu ağır yaralandı" şeklinde bir haber işitmiştim. Yaşamak bir hak mıdır, yoksa bir lüks mü?

Daha yeni okudum gazetede. 18 yaşındaki(emin değilim yaşından tam, ama böyle bir şeydi sanırım) kız motorsiklet almaya gidiyor, seçiyor beğeniyor aracı, sonra galerinin çalışanlarından biriyle bir deneme sürüşüne çıkıyor, ve adamın arkasında oturan kız adamın yaptığı kaza sonucu hayatını kaybediyor. Adam yaşıyor yalnız, suratını ziktiğmin adaleti de böyle bir şey tam olarak.

Fanatizm mi? Fanatizm, yan yana oturduğu, aynı havayı soluduğu insanları umursamayıp belki de asla aynı havayı soluma 'şerefine' erişemeyeceği insanlara/şeylere tapmaktır. Evet, tapmak. Sapkın bir ayinden farksızdır ve insanoğlunun bir şeyleri önemseme ihtiyaçlarını pislikçe gidermesinden başka bir şey değildir.

Yaşamak, hakkımız olan bir lükstür.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buradan yorum yapabilirsin: